İstanbul için felaket uyarısı: Büyük depremden sonra yangınlar şehri sarabilir

Uzmanlardan korkutan senaryo: İstanbul'da 500 noktada eşzamanlı yangın çıkabilir..

Yayınlanma Tarihi:

Akademisyenler, İstanbul’da büyük bir depremin ardından şehir genelinde yaygın yangınların patlak verebileceğine dikkat çekerek, ulusal yangın veri sistemi kurulması çağrısında bulundu.

Türkiye’nin yangın güvenliği konusunda yetersiz kaldığını belirten uzmanlar, geçtiğimiz haftalarda Kartalkaya Komisyonu’na sundukları raporda İstanbul’a özel uyarılarda bulundu. İstanbul’da 7 ve üzeri büyüklükte gerçekleşebilecek bir depremin ardından en az 500 doğal gaz servis kutusunda aynı anda yangın çıkabileceğini ifade eden bilim insanları, durumun felakete yol açabileceğini dile getirdi.

Sunumda konuşan akademisyenler, Türkiye’nin dünya standartlarında bir “ulusal yangın veri sistemi”ne sahip olmaması nedeniyle risklerin daha da büyüdüğünü vurguladı. Yangına müdahale ve güvenlik alanında ciddi boşluklar olduğuna dikkat çeken uzmanlar, şu çözüm önerilerini sıraladı:

■ Türkiye’ye özgü, entegre çalışan bir ulusal yangın veri sistemi kurulmalı.

■ Yangından korunma yönetmelikleri uluslararası normlara göre güncellenmeli.

■ Konutlar ile iş yerleri ayrılmalı; yapı fonksiyonlarına göre düzenlemeye gidilmeli.

■ Yangın güvenlik sorumlularının görev tanımları netleştirilmeli ve denetlenmeli.

■ Üniversite ve kurumlarda yangın testlerinin yapılabileceği laboratuvarlar kurulmalı.

İstanbul’daki bazı kurum ve yapılarda yangın senaryoları doğrultusunda yapılan incelemeleri paylaşan uzmanlar, “İtfaiye araçları binaya yaklaşabiliyor mu? Binanın etrafında çalışabilecek alan var mı? Yangına hızlı müdahale için geçiş yolları yeterli mi?” gibi sorulara yanıt aradıklarını belirtti.

Plansız sanayi yapıları riski artırıyor

Yangın güvenlik sistemlerinin çoğu binada kağıt üzerinde kaldığı, yöneticilerin bu sistemlerden habersiz olduğu bildirildi. Dr. Ali Serdar Gültek’in aktardığı verilere göre, büyük sanayi kuruluşları arasında yer alan 60 fabrikanın yüzde 60’ında hem üretim hem de depolama faaliyetleri aynı yapıda yürütülüyor. Bu durumun, çıkabilecek bir yangında alevlerin hızla yayılmasına neden olacağına dikkat çekildi.

Uzmanlar, sadece konutların değil aynı zamanda otellerin, tarihi eserlerin ve sanayi tesislerinin de deprem sonrasında ortaya çıkacak yangınlardan ciddi derecede etkileneceğini vurgulayarak, bu tehdidin ülke ekonomisine de büyük zarar vereceğini kaydetti.

Özetle; İstanbul büyük bir deprem sonrası yalnızca sarsıntıdan değil aynı zamanda şehir geneline yayılacak kontrolsüz yangınlardan da ağır hasar görebilir. Akademisyenler, bu felaket senaryosunun önlenebilmesi için gerekli adımların bir an önce atılması gerektiği görüşünde birleşti.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İLGİLİ İÇERİKLER

Eskişehir sanayisinde alarm zilleri: Firmalar yatırımlarda frene bastı

ABDULLAH SÖNMEZ / ESKİŞEHİRW

Eskişehir Sanayi Odası tarafından 2025 yılında yaşanan ekonomik gelişmelerin sanayi üzerindeki etkisini ölçmek ve işletmelerin önümüzdeki dönem beklentilerini ortaya koymak amacıyla hazırlanan “Ekonomik Durum ve Beklenti Anketi” sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Eskişehir sanayisinin ekonomik kırılganlıklarının derinleştiğini ve firmaların çok katmanlı risklerle karşı karşıya olduğunu gösteren anket verilerine göre mevcut tablo, finansman erişiminden arz-talep dengesine, insan kaynağından yapısal altyapıya kadar pek çok alanda bütünleşik politikalar geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Anket sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan ESO Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, “İş dünyamızın yaşadığı sıkışıklık ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İç talepteki yetersizlik, dış pazarlarda daralma ve enflasyonist baskılar firmalarımızı üretim, yatırım ve ihracat kararlarında çok daha temkinli davranmaya yöneltti. Bu durum, büyüme potansiyelimizi sınırlayan önemli bir risk faktörü haline gelmiştir” ifadelerini kullandı. 

Finansmana erişim ve nakit akışı en büyük sorun

Ankete katılan firmaların yüzde 96’sında finansmana erişimde ciddi sıkıntı yaşadığının tespit edildiğini belirterek artan kredi faiz oranları ile teminat koşullarının, özellikle KOBİ ölçekli firmaların yatırım iştahını azalttığını aktaran Kesikbaş, “Bugün firmalarımız hem yatırım finansmanı hem de günlük nakit akışını yönetme konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kısa vadeli kredilerin faiz oranlarındaki artış, şirketlerimizin finansal sürdürülebilirliğini tehdit eder hale geldi. Ayrıca, tahsilat süreçlerindeki uzamalar likidite kırılganlığını artırıyor” dedi. İhracat yapan sanayi işletmelerinin de düşük kur ve destek yetersizliklerinden olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Kesikbaş, sözlerine şöyle devam etti:  “Katılımcıların yüzde 81’i Eximbank kredilerine erişimde problem yaşıyor. Dış ticaret politikalarındaki öngörülemezlik, firmaların risk yönetimini güçleştiriyor. Kur politikalarının ihracat gelirlerimizi enflasyon karşısında erittiğini net şekilde görüyoruz. İhracatçı firmalarımız hem rekabet gücü kaybı hem de kârlılıkta ciddi düşüş riski ile karşı karşıya. İhracatın sürdürülebilir olması için destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Yapısal sorunlar Eskişehir sanayisini zorluyor

Eskişehir’de arsa ve inşaat maliyetlerinin yüksekliği, sanayi bölgelerine ulaşım sorunları ve konut fiyatlarındaki artışın da üretim ve istihdamı zorlaştıran başlıca yapısal sorunlar olarak öne çıktığına dikkat çeken Celalettin Kesikbaş, “Sanayi bölgelerimize ulaşımda yaşanan trafik sıkıntıları, fabrika arsa fiyatlarının aşırı yükselmesi ve konut kiralarındaki artış, hem firmaların hem de çalışanların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu sorunların çözümü, üretim kabiliyetimizi ve Eskişehir’in sanayi çekim gücünü artırmak açısından büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

“İşgücü sıkıntısı firmaların rekabet gücünü tehdit ediyor”

Anket verilerinin firmaların yeşil ve dijital dönüşüm süreçleriyle finansman ve nitelikli işgücü temininde ciddi güçlük yaşadığını da gösterdiğini açıklayan Celalettin Kesikbaş, katılımcıların yüzde 95’inin nitelikli işgücüne erişimde problem yaşadığını belirterek, “Yeşil mutabakat ve dijital dönüşüm hedefleri kapsamında ilerlemek isteyen firmalarımız, gerekli altyapı ve personel eksikliği nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Kamu desteklerinin hedefli hale getirilmesi, erişilebilir sanayi alanlarının planlanması, ulaşım altyapısının güçlendirilmesi ve dijital/yeşil dönüşüm için uygun beşeri ve mali koşulların sağlanması bölgesel sanayi rekabetçiliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı.

TÜİK açıkladı: İşsizlik martta geriledi, işsiz kişi sayısı 65 bin azaldı

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 65 bin kişi azalarak 2 milyon 807 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 7,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,5 iken kadınlarda yüzde 10,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 391 bin kişi artarak 32 milyon 597 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan artarak yüzde 49,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 31,9 olarak gerçekleşti.

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,4 olarak gerçekleşti

İşgücü 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 325 bin kişi artarak 35 milyon 404 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,4 puan artarak yüzde 53,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,6 iken kadınlarda yüzde 35,7 oldu.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 15,1 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,1 puan artarak yüzde 15,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 11,0, kadınlarda ise yüzde 22,6 olarak tahmin edildi.

Arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,7 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 saat artarak 43,7 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı yüzde 28,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 28,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,9 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 20,1 olarak tahmin edildi.

Nisan ayında ekonomik güven sarsıldı: Endeks yüzde 4,2 düştü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisan ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı.

Buna göre, endeks martta 100,8 iken, nisanda yüzde 4,2 azalarak 96,6 oldu. Tüketici güven endeksi, nisanda aylık bazda yüzde 2,3 azalışla 83,9'a geriledi.

Aynı dönemde reel kesim güven endeksi, yüzde 2,3 azalarak 100,8 olarak kayıtlara geçti.

Hizmet sektörü güven endeksi ise yüzde 4,3 düşüşle 109,5 oldu.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi, yüzde 2,5 azalarak 110,6, inşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 4,2 düşüşle 85,1 değerini aldı.

İşsizlik martta gerilediİşsizlik martta gerilediEkonomik Veriler

 

Çin’in kararı buğday piyasasını altüst etti: Küresel ticaret sert darbe alıyor

EVRİM KÜÇÜK

Bu yıl küresel buğday ticaretinde önemli değişimler yaşanıyor, İthalat- ihracat dengeleri yeniden şekilleniyor, Bunun arkasındaki en önemli faktör ise Çin. Artan yerli üretim, ABD ile yaşanan ticari gerilimler, gıdada kendine kendine yetebilme stratejisi nedeniyle Çin’in ithalatı azalıyor, tüketimini ise istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Bu durum küresel buğday ticaretinde domino etkisiyle önemli sonuçlar doğuruyor.

Dünya buğday ticaretinin bu yıl önemli ölçüde düşmesi bekleniyor. ABD Tarım Bakanlığı (USDA), buğday ticaretinin mevcut 2024-2025 sezonunda bir önceki sezona kıyasla yüzde 9'a kadar küçülmesini bekliyor. USDA, bunun on yıllardır görülen en sert yıllık düşüş olacağını söylüyor. Başlıca nedenlerden biri, Çin’in ithalatının yerel buğday üretimindeki artış nedeniyle azalması.

Buğday tüketimi artıyor Çin'in buğday tüketimi, 2025 yılında 119,39 milyon ton olarak öngörülmektedir. Bu, 2024 yılına göre yaklaşık yüzde 1,4’lük bir artışı temsil ediyor. Tüketimin 2028 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 1,6 oranında artarak 124,34 milyon tona ulaşması bekleniyor. Bu artış, nüfus büyümesi, kentleşme ve gıda sanayisindeki gelişmelerle ilişkilendiriliyor.

Buğday ithalatı geriliyor

Çin'in buğday ithalatı ise bu yıl önemli ölçüde azalması bekleniyor. 2024/25 sezonunda Çin’in buğday ithalatının geçen yılki 13,6 milyon tondan 3,5 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Bu düşüş, yüzde 73’lük bir azalmayı ifade ediyor ve Çin'in 2024 yılında 140,1 milyon tonluk rekor buğday üretimi gerçekleştirmesi ve ekonomik yavaşlama gibi nedenlerden kaynaklanıyor. Bu düşüşü en çok Avustralya hissedecek. ABD de tarifelerden dolayı sıkıntı hissedecek ülkelerden. Geçtiğimiz yıl Çin, ABD buğdayının değer bazında dördüncü büyük ihracat noktasıydı. ABD’den 482 milyon dolar değerinde buğday ithal etti.

Ticaret yönelimli değişiyor Yine de bu yıl Rusya ile artan tarımsal ticaret ilişkileri kapsamında bu ülkeden yapılan buğday ithalatının artabileceği öngörülüyor. Bu gelişme, Çin’in ABD ve Kanada ile yaşadığı ticaret gerilimleri nedeniyle alternatif tedarikçilere yönelmesinin bir sonucu.

Türkiye de ticareti etkiledi

Çin'in yanı sıra, dünya buğday ticaretini sınırlayan başka şeyler de var. Örneğin, Türkiye kendi ülkesindeki yüksek stoklar nedeniyle ithalat kısıtlamaları getirmiş olması. Ayrıca, 2024-2025 sezonunda Rusya, Avrupa Birliği ve Ukrayna gibi en büyük ihracatçılarda düşük mahsul ihracatı sınırlandırdı.

Dünyada ihracat eğilimleri

■ Rusya ve Ukrayna: Karadeniz bölgesinde, özellikle Rusya ve Ukrayna’da buğday üretimi düşüş gösteriyor. Ukrayna’nın 2025-26 sezonundaki buğday hasadının son 13 yılın en düşük seviyesine gerilemesi bekleniyor. Ukrayna’nın 2024/25 ihracatının geçen yılki 18.6 milyon tondan 16 milyon tona ineceği tahmin ediliyor. Rusya’nın 2024- 25 sezonunda ihracatının geçen sezonki 55 milyon tondan 44 milyon tona ineceği hesaplanıyor. Nisan ayında ülkenin buğday ihracatının sadece 2 milyon ton olması bekleniyor. Bu iki ülke, dünya buğday ihracatının yaklaşık yüzde 30’unu sağlıyor. 

■ ABD: 2024/25 sezonunda ABD’nin buğday ihracatı 820 milyon kile olarak öngörülüyor. Bu, önceki yıla göre yüzde 16’lık bir artışı temsil etse de, küresel talepteki düşüş nedeniyle ihracat artışı sınırlı kalıyor. 

■ Avrupa Birliği: Buğday ihracatı, 2024/25 sezonunda 26,5 milyon tona düşerek 2018/19 sezonundan bu yana en düşük seviyeye geriledi. Bu, geçen yıla göre yüzde 30’luk bir azalmayı ifade ediyor. Fransa’nın 2024/25 sezonundaki yumuşak buğday ihracatı, son yüzyılın en düşük seviyelerine geriledi. Almanya’nın buğday üretimi de 2024/25 sezonunda düşüş gösterdi. 

■ Asya: Endonezya ve Mısır gibi ülkelerde de yerel üretimdeki artış ve ekonomik zorluklar nedeniyle buğday ithalatında azalma gözlemleniyor.

Hayret; 19 Mart vatandaşın enflasyon kaygısını hiç artırmamış!Hayret; 19 Mart vatandaşın enflasyon kaygısını hiç artırmamış!Ekonomi

 

 

Inditex, Türkiye’den alımı düşürmeyeceği sözünü verdiInditex, Türkiye’den alımı düşürmeyeceği sözünü verdiTekstil