2020’deki COVID-19 salgını, turizm endüstrisini bir gecede kapattı ve ülkelerin kısıtlamaları kaldırarak gezginlerin yeniden hareket etmesine izin vermesi neredeyse iki yıl sürdü. Ama şimdi, çarklar ve pervaneler dönmeye başladığından bu yana resim giderek iyileşiyor.
COVID kısıtlamaları tamamen unutuldu. Çin bile sıfır COVID politikasını iptal etti – bu, seyahat endüstrisi için son derece büyük pazarın geri dönüşü anlamına geliyor.
Havayolu şirketleri karlarını artırıyor ve giderek daha fazla yeni rota ekliyor. 2023, muhtemelen 2019’dan bu yana havayolu şirketleri için en karlı yıl olacak.
İş turizmi yeniden hayatımıza giriyor. Pandemi döneminde yerini Zoom çağrılarına bıraktı ama artık hava yolu şirketleri ve oteller iş insanlarıyla dolup taşıyor.
Nihayet, İstanbul dünyanın en prestijli mutfak destinasyonları arasına 38’inci sıradan giriş yaptı. Kırmızı kaplı Michelin rehber kitapları, yemek meraklıları için hala ‘kutsal’ sayılıyor.
Ayrıca Avrupa’da bu kış beklenenden çok daha sıcak geçti, bu nedenle enerji krizi ve enfl asyon terazisi tatil harcamalarında biraz lehimize dönmüşe benziyor.
Ve son olarak, insanlar evde oturmaktan bıktı. Dolayısıyla, artan fiyatları tolere etmeye hazır ve istekli görünüyorlar. Tur şirketleri, oteller, mağazalar ve restoranlar ise temalı paketleri, menüleri ve dekorlarıyla gezginlere kırmızı halı sermek için can atıyor.
İlk sonuçlar, turizm hisselerine yatırım yapan herkes için cesaret verici. Türkiye’yi ziyaret eden yabancıların sayısı, Mart ayındaki yüzde 12,3’lük artışın ardından, 2023 yılının Nisan ayında altı ayın en yüksek seviyesi olan yıllık yüzde 29 artışla 3,3 milyona ulaştı. Almanya’dan 462 bin ziyaretçi gelirken, onu Rusya (380 bin), İngiltere (279 bin), Bulgaristan (274 bin) ve İran (151 bin) izledi. Deniz yoluyla gelenlerin sayısı yüzde 139, kara ve hava yoluyla gelenlerin sayısı ise yüzde 9 ve yüzde 32 arttı. Yılın ilk dört ayına bakıldığında ise turist gelişleri yüzde 27,5 artarak 9,5 milyon oldu.
Ortaya çıkan bu rakamlar etrafında, tabloların bize söylemediği bir eğilim var: Ziyaretçi kalış süreleri giderek uzuyor, son veriler 10,8 güne dayandığına işaret ediyor ki bu da otel hisselerine yatırım yapan herhangi bir yatırımcı için iyiye işaret. Bir süredir planlı şekilde sürdürülen resmi tatil uygulamaları da bunu destekliyor. Herkese fazladan bir gün izin vererek, yerli turist gelirleriyle ilgili oldukça fazla çıktı alınabiliyor.
Tüm haberler iyi değil elbette. Turizm ve seyahat şirketlerinin mücadele etmesi gereken çok sayıda ters rüzgar var. ‘Yumuşak’ TL, büyük ölçüde ithalata bağımlı olan enerji fiyatlarını yükseltmeye devam ediyor. Artan işgücü maliyetleri, kredi erişimini zorlayan regülasyonlar, kamu hizmet faturaları ve vergilerle birlikte şirketlerin karından büyük bir ısırık alınıyor. Bütün bunların turizm endüstrisini aşağı çekebileceğine dair endişeler var. Ancak şu ana kadar sahadaki kanıtlar olumlu senaryoları gündemde tutmaya yetiyor. Özellikle havayolu şirketlerinin açıkladığı gelir tablolarına odaklanan yatırımcılar, bundan cesaret alıyor. Şu anda yatırım yapmak için iyi bir zaman olup olmadığı çok merak ediliyor. Pekala, hiç kimse geleceğin, özellikle de kısa vadeli geleceğin ne getireceğinden emin olamaz. Yine de potansiyel büyüme miktarını gösteren tüm rakamlar, burada profesyonel analistler sayesinde ortaya çıkarıldı. Görmek isteyebileceğiniz bazı tablolar var. 2023’ün turizm hisseleri için yatırımın yeniden başladığı yıl olabileceğine dair yorumlarla birlikte.
Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) 2022 verilerine göre, en çok ziyaret edilen ülkeler sıralamasında Türkiye, İtalya’yı da geçerek dördüncülüğe yükseldi. Kişi başı turizm gelirlerine baktığımızda da 816 dolar ile yedinci sıradayız. Yeni hedefimiz 60 milyon ziyaretçiyle birlikte kişi başına 933 dolar gelir. Açıklanan ilk rakamlar destek veriyor ve bu hikayeden rol çıkarmak isteyen yatırımcının ilgisini çekiyor.
A1 Capital’in Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Baki Atılal, “DHMİ verilerinde talebin güçlenmeye başladığını görüyoruz. Ulaştırma sektörü, THYAO, PGSUS CLEBI ve TAVHL yaz aylarıyla birlikte güçlü sezona girmiş olacaklar, DOCO, MPARK bu dönemde talep gören diğer hisseler olarak dikkat çekiyor. Diğer taraftan BİST Turizm sektöründeki hisseler genel algının tersine yazın yatay, ağırlıklı olarak Eylül döneminde hareketlenmeye başlıyorlar” diyor.
Galata Menkul Araştırma Müdürü Yusuf Kavak da havayolu şirketlerinin turizm firmalarına nazaran pozitif ayrışacağı fikrine destek veriyor:
“Turizm sektöründe konaklama vergisinin olası negatif etkisini göz ardı etmemek lazım. Bunun yanı sıra; personel giderleri, yiyecek-içecek ve enerji gibi maliyetlerde hızlı yükselişler ortaya çıkması durumunda da; şirketlerin kar marjları fazlasıyla baskı altına girebilir. Ulaştırma sektöründe ise; geçen yıla göre zayıf seyreden yakıt giderlerinin desteğine karşın(yeniden artışa geçmezse), tavan fiyat uygulamalarının devam edip etmeyeceği önem arz edecek. Yine de, uluslararası destinasyonların etkisiyle fiyatlandırma kabiliyeti daha yüksek olan ulaştırma şirketleri; turizm firmalarına nazaran bu süreçten daha pozitif etkilenebilir. Dolayısıyla, THYAO ve PGSUS hisseleri ikinci ve üçüncü çeyrekte turizm sezonundan gelmesi muhtemel desteğin finansallara yansımasıyla olumlu yönde etkilenebilir.”
Ancak yine de herhangi bir havayolu hissesi almadan önce İkon Menkul Değerler’in Araştırma Müdürü Onur Altın’ın uyarılarına kulak verin.
THY için, “Hissesinin yakından izlenmesi gerektiğini ve 155 TL geçilmedikçe uzak durulmasını, ancak bu seviyenin aşılması halinde alım fırsatı oluşacağını söyleyebilirim. Şayet, kritik 155 TL seviyesini geçemez ise THY hisseleri 115’e doğru geri çekilebilir” diyor.
Aynı şekilde Pegasus’u da izliyor, Altın: “Burada yatırımcıların dikkat etmesi gereken seviye 500 TL. Üzerine çıkabilirse yükselişini hızlandırabileceğini ve alım fırsatı oluşabileceğini düşünüyorum. Aksi yönde 350 TL seviyelerine doğru geri çekilme potansiyeli söz konusu.”
Alnus Yatırım’ın Araştırma Direktörü Volkan Dükkancık ise orta vadeli bir iyimserliğe sahip: “Yılbaşından bu yana tüm sektörler arasında en zayıf performansı gösteren turizmin, önümüzdeki 3-6 aylık dönemde bu açığı kapatabileceğini düşünüyorum. Burada şirketler özelinde araştırmalara yönelmek ve doğru şirkette pozisyonlanmalar, orta vadede portföylere pozitif bir katkı sağlayacaktır.”
Dükkancık’ın senaryosu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uluslararası itibara sahip finans yönetimi, yatırım ve istihdam odaklı bir üretim ekonomisi tasarlıyoruz” sözünden destek alıyor. Kur, faiz ve enfl asyon üçlüsünden en az birinden feragat edileceğini referans alıyor. Dolar/TL cephesinde son dönemde başlayan kontrollü yukarı gidişin devam edeceğini ve turizm sektörünün güçlü bir sezon geçireceğini tahmin ediyor.
Onur Altın izleme listesine DO&CO’yu dahil ediyor: “Havayolu ve otelcilik yemek hizmetleri başta olmak üzere yaz aylarında artan talep satış grafiklerine bağlı olarak öne çıkan hisselerden biri de DO&CO olacaktır. Hissenin son 8-9 ayda da endekse göre pozitif bir getiri sunması yaşanan olumsuzluklardan etkilenmediğini gösterirken, önümüzdeki dönemde turizm sezonu ve yaz mevsiminin gelmesiyle talebinin ve karlılığının artacağını bunun da hisse üzerinde pozitif etki yaratarak hisseyi yukarı doğru çekeceğini düşünüyorum.”
Piyasacıların uyarılarını not alın ama kendi araştırmanızı yaparken sektörün doğasını da hesaba katmayı ihmal etmeyin. Bu, size zamanlamaya dair önemli ipuçları sunar. Aslında Türk turizm sektörünün borsada temsil edilebildiğini söylemek bütünüyle imkansız. Türkiye’nin en büyük turizm holdingleri veya şirketlerinden bazıları halka açık değil. Turizm tesislerine sayısal olarak baktığımızda ise borsada işlem gören hotel, resort kategorisine girebilen şirket sayısı 10’u bile bulmuyor. Fakat işin içerisine Türk Hava Yolları ve Pegasus’u da yani hizmet ihracatı tarafını da eklediğimizde ortaya halka açık 22.5 milyar dolarlık bir ciro çıkıyor. Özetle, BIST Turizm size sektörle ilgili sınırlı bir veri seti sunar.
Halka açık turizm şirketleri için erken rezervasyon dönemi çoktan başladı hatta bazılarında kapanmak üzere. Bu nedenle erken rezervasyon satışlarının cirolara artık ciddi oranda yansımaya başladığı ilk aydayız. Veriler bize, turizm şirketlerinin en yüksek ciro artışlarını, ikinci çeyreğin 1 Haziran ile başlayan kısmında elde ettiğini söylüyor. Bu dilimde, ilk çeyreğe göre yüzde 90-830 arasında değişen oranlarda ciro artışları sağlayan turizm şirketleri, ikinci büyük ciro patlamasını ise üçüncü çeyrekte gerçekleştiriyor. Son beş yılın ortalamasına göre, bazı şirketler üçüncü çeyrekte, ikinciye kıyasla yüzde 400-500 oranında ciro artışları kaydedebildiler. Bu hisse yatırımı için uygun çeyreklikleri gösteriyor.
Karlılıklarda ise durum cirodan farklı seyrediyor. Yılın ilk çeyreğinden itibaren bilançolara yansıyan düşük cirolar ve yüksek maliyetler, yılın ikinci yarısında yerini yükselen bir kar grafiğine bırakıyor. İçlerinden bazıları yapısal olarak zarardan uzun zaman kurtulamıyor olsa da en azından zararların da ortadan kalkmaya en yakın olduğu aylar yine üçüncü ve dördüncü çeyrekler.
Bu arada bu yıl ekstra bir olasılık daha dikkat çekiyor. Kurlarda yaşanan hareketlilik. Her ihracatçı sektör gibi turizm için de en azından enfl asyon kadar artan bir kur makbul. Ortodoks politikalar dönüşle kurlar üzerindeki baskının azalması durumunda paritede oluşabilecek dengenin yabancı turist üzerinde turizm şirketlerine ekstra kur farkı geliri sağlaması da ihtimal olarak kenarda duruyor.
Burada bazı şirketlere belki ayrı parantez açmak gerekiyor. Örneğin Marmaris Altınyunus’un bünyesinde bulunan iki otelden Mares Otel, Koç Grubu’nun aldığı kararla 2016 yılından bu yana bir otel işletmeciliği şirketine kiralanmış ve son alınan kararla kira süresi 2035’e kadar uzatılmıştı. Yani Koç Grubu’nun Marmaris Altınyunus çatısı altında aslında bir otelcilik faaliyeti bulunmuyor. Daha çok gayrimenkul yönetim şirketi gibi faaliyet gösteriyor. Düzenli olarak alınan gelirler nedeniyle de cironun 5-6 katına varan karlılıklar söz konusu. Çünkü elde edilen kira gelirleri aktif bir fon yönetim stratejisiyle değerlendirilerek, cirodan daha yüksek olan finansman gelirleri şirketin kasasına konulabiliyor.
Tav Havalimanları da ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulmalı. Şirket, aynı anda dünyanın birçok yerinde havalimanı işlettiğinden, Türk turizm sektörüne endeksli bir finansal seyirden uzak, aksine yılın neredeyse her çeyreğinde birbirini kopyalayan kar marjları yakalayarak ilerliyor.
Net Grubu’nun Kıbrıs’taki otellerini işleten Merit Turizm de şirket olarak Türkiye’nin değil daha çok Kıbrıs’ın turizm sezonuna bağlı trendleri takip ediyor.
Finansal performansı sezonun gelgitlerine bağlı olan turizm şirketlerinin hisse senetlerindeki hareketlilikler de sezonun trendlerinden etkileniyor. Son 5 yılını incelediğimiz BİST Turizm Endeksi’nin özellikle ikinci çeyrek döneminin bir kısmında yavaş yavaş başlayan hareketliliğinin, üçüncü çeyrekte biraz daha hızlandığı fakat en hızlı yükselişlerini ise yılın son çeyreğinde gerçekleştirdiği görünüyor. Pandemi dönemi bile bu genellemeden bağımsız değildi. Turizm sektör endeksindeki hareketlilik genellikle Aralık- Ocak aylarında zirve yaparken, şubat ayında ise sert kar realizasyonları gündeme geliyor. Analistlere göre böyle bir seyrin yaşanması tipik ve gayet doğal. Çünkü ciroların artmaya başladığı ikinci çeyrekten itibaren erken rezervasyonların ortaya çıkardığı doluluk tahminleri, turizm hisselerini yavaş yavaş etkisi altına alıyor. Aylık açıklanan turizm istatistikleriyle- şayet aksi bir durum yoksa ya da Rusya ile yaşanan diplomatik krizdeki gibi veya terör eylemlerinin yoğun yaşandığı dönemlerde olduğu gibi bir turist kaybı beklenmiyorsa- bu hareketlilik artmaya devam ediyor.
Fakat turizm hisselerindeki en sert yükselişler aslında yılın son çeyreğinde yani kar marjlarının en iyi olduğu zamanda gerçekleşiyor. İlk çeyrek bilançoları açıklanmadan hemen önce fiyatlanan beklentiler, sert satışlarla realize ediliyor. Bu şekilde çoğunlukla haziran ortaları veya en geç temmuz başlangıçlı turizm hisseleri sezonu, aralık veya en geç ocak aylarında sona eriyor.
Gelin şimdi turizm hisseleri sezonuna girerken, Türk turizm hisselerinin (THY, Pegasus ve TAV da dahil) fiyatları ne durumda ona bir bakalım. Bunu yapabilmek için global ölçekte faaliyet gösteren 325 turizm hissesinin -resort, otel, havayolu taşımacılığı ve havaalanı hizmetleri dahilortalamasını ölçü aldık. Ve Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerle karşılaştırdık. İşte sonuçlar: Temel olarak fiyat/kazanç ve piyasa değeri/defter değeri rasyoları üzerinden yaptığımız kıyaslamaya göre özellikle otel-resort şirketlerinde global emsallerinin üzerinde değerlemeler sahip olan şirketlerin de olduğu gözden kaçmıyor. Fakat bazı hisselerin de global emsallerinin çok altında kaldığı dikkati çekiyor. Elbette burada tek başına global emsaller kıyaslaması yeterli değil. Yatırımcıların karar verirken tarihsel çarpanlara da bakması öneriliyor.
Havacılık sektöründe ise rasyolar tartışmasız şekilde Türk havacılık hisselerinin global ortalamaların çok altında çarpanlara sahip olduğunu gösteriyor. Diğer yandan gelişmekte olan ülke emsallerine göre ise durum tüm şirketler için aynı değil. Piyasa değeri/defter değeri çarpanı bazında ise gelişmekte olan ülke emsallerine göre Türk hisseleri ucuz olarak tanımlanıyor.
Hava ve yer hizmetlerinde de yine karışık durum söz konusu. Fiyat/kazanç bazında dikkat edilmesi gereken çarpanlar ortaya çıksa da piyasa değeri/defter değeri çarpanı bazında Borsa İstanbul’daki şirketler net bir şekilde ucuz olarak nitelendiriliyor.
Ceyhun Yavaş/Dinamik Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı
“Havacılık şirketlerinin ilk finansal sonuçları beklentinin üzerinde seyrediyor. Yoğun seçim gündemine odaklanan piyasaların bu sonuçları hisse fiyatlarına henüz yansıtmadığını düşünüyorum. Turizmde ise deprem ve kur baskısı tatilcilerin alternatif rotalara yönelmesine sebep oldu. Kurlardaki ılımlı yükselişin, turizm sektörüne yönelik iyimserliği desteklemesi muhtemeldir. Yatırımcılara, THY, Pegasus, Çelebi Yer Hizmetleri ve Tav Havalimanları gibi şirketlerin yanında, örneğin Hitit Bilgisayar gibi havacılık sektörüne ilişkin çözüm üreten şirketleri de izlemelerini tavsiye ediyoruz.”